13 Ağustos 2011 Cumartesi

Hahaha vay be şuna bak. Neler oldu o son yazımdan sonra ? Neler başladı neler bitti ? Hayır anlatmayacağım. Demek istediğim : çok şey. Gerçekten ama umrumda değil. O son yazımı ondan öncekini duygusallığı vs. unutun bence. Çok saçma gerçekten çok SAÇMA. Daha ben kaç yaşımdayım ki bu kadar duygusal oluyorum ? Daha ne oldu ki hayatımda benim ? Umrumda bile değil. Saçmalıktan ibaret bana kalırsa hepsi. Şu an anlatmak istediğim şey bu da değil zaten. Az önce HIMYM izledim. O NASIL BİR DİZİ. ?! Öl öl öl öl. Şirinler 3d vizyonda bir de. Orda da himymden şu Barney rolünü oynayan 2 isimli adını unuttuğum şirin adam var <3 Ah bir de gidebilseeem. En kısa zamanda artık. Bütün gün oturdum bunu izledim. Manyağım ben ama çok eğlendim. Oyşşşşş bu dizi bitince napıcam onu düşünüyorum da çok zor olur lan benim için. Öyle işte. Dizide çok güzel müzikler paylaşılıyor cidden. Beğendiklerimi buluyorum netten atıyorum fizy listeme. Dur bugün izlediklerimden alıyım mesela bir tane koyuyum buraya siz de dinleyin
Photobucket

http://fizy.com/#s/1qvd56


Bu mesela. OF işte öyle. Okulların açılmasına az kaldı bu arada. Çok tırsıyorum ya. LİSE?! LİSE VE LİSE. Öhhh diyorum ve yazımı bitiriyorum. Daha çok yazıcam bu arada umarım. Daha güzel olacak bilmiyorum işte. Öyle yaniii

BYEEEE

23 Temmuz 2011 Cumartesi

Görme okuma

Ağlamak istiyorum. Bunu yapmak istiyorum. Üzgünüm ve tek umrumda olan şey bu. Artık böyle olmalı öyle değil mi? İnsanlara iyi davranmak sanırım pek de fazla yarar getirmiyor. Bu yazıyı birine ithaf ediyorum. İsmini veremeyeceğim ve hatta kendi olduğu aklına bile gelemeyecek kadar aptal birine. Söylemeyeceğim birine. Kimsenin bilemeyeceği birine. O'na.

Biliyor musun? Üzüyorsun beni. Farkında değilsin. Umrunda değil. Tek umrunda olan sensin zaten. Bencilsin. Hep öyleydin aslında da kördüm belki de ben. Bencilleştin yine de. Canımı acıtıyorsun, beni üzüyorsun. Biliyorum farkında değilsin bunun da. Normal halin bu sana göre. Hiçbir gariplik yok hayatında. Hep aynı problemlerin dönüp gidiyor. Senin için her şey aynı. Ama değil işte. Hiçbir şey aynı değil. Beni umursamanı isterdim evet. İnsanları umursamanı da isterdim. Bu kadar bencil olmamanı. Ben ben ben ben den başka bir laf öğrenebilmeni isterdim. Her şeyi geçtim. Seni sevmemek isterdim. Seni ne arkadaş olarak ne öbür türlü hiçbir şekilde sevmemek. O zaman böyle senin hakkında aptal aptal yazılar yazmazdım değil mi? Daha iyi olurdu sanki. Kimse mükemmel değil bunun farkındayım ancak bencillik kötü bir şey. İyi özelliklerini yutuyor sanki. Bencil olunca farklı biri oluyorsun. Öyle gibi. Muhtemelen okumayacaksın bunu. Yine umursamayacaksın. Olsun umrumda değil. Keşke nefret edebilsem senden. Keşke nefret etsem de başımı ağrıtmasan bu kadar. Keşke kör olabilsem ya da. Çok iyimser olabilsem. Bencilliklerini göremesem mesela. Sadece iyi yönlerini görsem değil mi? Değilim işte. Artık öyle bir hale geldim ki insanlar neredeyse sadece kötü özelliklerinden oluşuyorlar benim için. Ya da sen. Sanki senin sadece kötü özelliklerini görmeye başladım artık. Ama hayır hala nefret edemiyorum işte. Salaklık benimki ne diyebilirsin ki? Bu yazıyı okuma. Okumanı istemem. Kim olduğunu da bilme. Tahmin edeme olur mu? Üstüne de alınma. Belki de sana değil bu yazı başkasına. Öylesine. Havaya?

Photobucket

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Elmalı portakal

Asla yapmam dediği şeyleri yapan bir ben görüyorum aynada. Asla böyle bir şey için ağlamam dediğim şeylere hıçkıra hıçkıra ağlayan. Asla böyle hissetmem cümlesini söylemişken artık o hissi fazlasıyla hisseden. Gitgide farklı, karamsar belki daha kötü birine dönüşüyorum sanki. Daha çok üzülüyorum sanki. Daha çok canım yanıyor.

Blogumun temasını değiştirdim bugün. Bu daha karamsar sanki. Şu anki ‘ben’e daha uygun.

Eski yazılarımı okudum. Eskiden yazdığım defterlerdeki saçma sapan şeyleri. Farklı. Çokça farklı. Belki bir hafta önceki bile artık bana uymuyor beni yansıtmıyor. Onu yazan ben değilmişim gibi. Neden bilmiyorum? Nasıl onu da bilmiyorum. Sadece mutlu değilim ve bu. Sanırım tek bildiğim de bu. Anlatmak istediğim şeyler umrumda değiller. İnsanlar umrumda değiller. Herkes kendisi için önemli. Kimse başkasını düşünmüyor artık. Umursamıyor. Böyle oldu yaşam. Ben de umursamıyorum belki de. Bilemiyorum. Bencilleştik. Bencilleştim. Herkes böyle artık yapılabilecek pek de bir şey yok.

Bu beni de sevmeye başlıyorum ama sanırım bunu da fark ettim. Daha içten geliyor eskisine göre. Sanki eskisi biraz daha çocuksu. Ben değilim o. Başka biri. Daha şımarık daha tatlı daha mutlu. Farklı tamamıyla. Bu ben gerektiğinde mutlu oluyor sadece. Gerektiğinde gülüyor. Daha ciddi daha olgun daha büyük. Daha mı iyi? Emin değilim işte. Ne yapabilirim ki. Durum böyle ve ben olabildiğince iyi olmaya çalışıyorum yine de herkese ve en çok da kendime. Becerebiliyor muyum? Pek değil. Sanırım kötü bir arkadaşım ben. Zaten her zaman ‘arkadaş’ ...



Photobucket

19 Temmuz 2011 Salı

Ölüyorum

Çok sıkıldım ve bunaldım. Bir şeyler anlatmak istiyorum. Nasıl hissettiğimle ilgili konuşmak istiyorum. Ağlamak istiyorum gülmek istiyorum. Sadece biraz tepki istiyorum. İçimde bir boşluk var. Bu sadece beni mutsuz yapmaya yarayan bir boşluk. Sanki yalnızmışım gibi geliyor. Sanki orada benden başka kimse yokmuş gibi. Sanki ölmüşüm gibi. Hayır, o kadar da değil. Ancak bilmiyorum. Konuşmak istiyorum ancak konuşacağım şey saçma. Düşündüğüm şey de saçma. Beni üzen şey de öyle. Hayal kırıklığına daha fazla uğramak istiyorum. Çabuk unutmak istiyorum. Çabuk bırakabilmek istiyorum. Bağlanmamak istiyorum. Yapamıyorum. Çabuk değil hiçbir şey. Yavaş yavaş ve daha fazla acı verici. Üzülmek istiyorum çok üzülmek ancak hemen sonra hemen geçmesini istiyorum. Unutabilmek istiyorum. Hayır, olmuyor. Hiçbiri kolay değil. Bana kolay değil. İnsanlardan sıkılıyorum. Sürekli yaptığım şeylerden sıkılıyorum. Kendimden sıkılıyorum. Ancak hiçbir işe yaramıyor ki. Boşluk sürüyor gidiyor. Pek bir fark yok. İçimde bir kurt var ve sanki beni yiyor. Kimse anlamıyor kimse bilmiyor. Anlatamam söyleyemem hep içimde sanki o. Bilmiyorum. Ne anlatmam gerektiğini, insanların neyi anlaması gerektiğini bile bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Sadece hissediyorum.



Photobucket

8 Temmuz 2011 Cuma

Aynaya bakıyorum ve kendi kendime sanki karşımdakiymiş gibi konuşuyorum. İşin kötü ve ilginç yanı aynada gayet güzel konuşurken işin aslına gelince bunu yapamayacak olmam. Bundan eminim çünkü bu şekilde konuşamıyorum. Ama gözyaşı döküyorum ki bu berbat bir şey ve acı çekiyorum ki bu da öyle. Yatağımda yaslanıp duygusal şarkılar dinleyerek içimi çeken ve garip bir şekilde bundan hoşnut olan bir bene dönüşüyorum gitgide. Oysa eskiden böyle biri değildim ben. Her şeye saçma sapan ukala cevaplar veren ve de alayına mutlu sevecen hareketli şarkıları dinleyen bir ben vardı burada. Değiştim ve sebebini bilmiyorum ki bu hoşnut olduğum bir durum da değil. Şu an tatildeyim ve tatilimi ziyan ediyorum. Saçma sapan işler yapıyorum, bilgisayarda sabahlıyorum ancak hiçbir şeyim yok benim. İnsanları mutlu etmeye çalışıyorum onlarla arkadaş oluyorum ama üzülen benim. Çünkü ben açıkça bir aptalım ve bunu kimse inkar etmesin. Düşünüyorum ve düşündüklerim kadar aptalca şeyler olmadığını düşünüyorum. Hayat çok hızlı akıp geçiyor ve ben de bunun farkında olarak düşünüyorum. Ancak düşünmem pek de yararıma sonuçlar getirmiyor çünkü şu an bir önceki yazımdan pek de ileriye gidemedim. Böyle biri olmak istemezdim ancak durum böyle. Ağlamak istiyorum gözyaşları her yerde ancak hiçbiri işe yarayacak cinsten değil. İşin kötüsü bunları anlatamaya paylaşmaya cesaretim yok çünkü insanlar kendi dertlerindeler. Umurlarında değilmişim gibi. Ki çoğu öldüğüm zaman belki bir hafta yastan sonra beni unutacaklar gibime geliyor belki de iki gün. Kim bilir ki? Şu an mutsuz değilim ve mutlu da değilim ve bir duygu hissedebilmek istiyorum. Kimin umrunda ki? Bunları neden anlatıyorum onun hakkında da hiçbir fikrim yok. Her neyse günlüğüme dönüşen ve eski hayallerim olan blog? Artık sen de eskidin ha? Fark ettim de her şey eskiyor. Tüm hayallerim eskimiş ve şu an bir hayalim bile yok. Ne kadar da umutsuz bir vakayım.




Photobucket

Bunu neden mi koydum ? Çünkü ben açım ve evet şu an bu önümde olsa hiç de fena olmazdı. Aslında yemeye de üşenmiyorum değil ağzıma girsin ve tadını alayım yeterli.

7 Haziran 2011 Salı

Yine bunun gibi bir şey

Evet BİTTİ. Bütün o beni strese boğan, içimi yiyip bitiren, bitse de kurtulsa dediğim lanet olası SINAV MÜSVEDDESİ bitti. -Gerçekten müsveddeydi ya. Saman kâğıdındandı var mı böylesi! -

AMA BEN HALA RAHATLAMIŞ HİSSETMİYORUM. Hem de hiç. Sanki bilgisayar başındayken biri beni uyarmalı. Artık çok oturdun ÇALIŞ diye. Oysaki çalışacağım bir şey yok çünkü BİTTİ. LANET OLASI SINAV PSİKOLOJİMİ BOK ETTİN TATİLİMİ DE EDİYORSUN!

Her neyse tam tamınaaaa beş tane film izledimmm! Sırayla anlatacağım çünkü öyle istiyorum.

İlk izlediğim film bir animasyondu. Annemle gittim.

SEVİMLİ CÜCELER CİNO ve JULYET

Photobucket

Evet fena değildi hoştu güzeldi. Eğlendim yani. Güldürdü de hem. Ama öyle çok şey bekleyerek gitmeyin derim ben yine de. Ehehe

JENNİFER’S BODY / KANA SUSADIM

Bunu neden izlememiştin ki diyebilirsiniz. Ne bileyim izlememişim işte izledim.

Photobucket

Çok güzeldi lan. Megan Fox falan ahaha. Ama cidden güzeldi ya eğlendim ben. Tabi ne bileyim “Ne çıkardık bu filmden” denicek bir film de değil.

TWELVE / ONİKİ

Photobucket

Çoğoştu bu da ama daha belgesel tadında. Emma Roberts da vaardıı! Çok tatlıydı. Chace Crawford da kalp onlara <3<3 İzleyecekseniz izleyin yani hoş.

SENİ UZAKTAN SEVMEK / GOİNG TO DİSTANCE

Bunu da aaa izlemedin mi ? diyebilirsiniz. Evet izlememiştim izledim.

Photobucket

Bu da çok hoştu çok tatlıydı. İşte klasik romantik komedi ama yine de. İzlenebilir ama çok böyle mükemmel bir film beklemeyin.

VEEEE SON OLARAK EN GÜZELİNE GELDİK

IT’S KİND OF A FUNNY STORY

Photobucket

Offf bu filmi ben çok beğendim. Hem çok eğlenceli bir film gerçekten. Hem de çok şey anlatıyor. Oyuncular falan mükemmel. Bunda da Emma vaağr. Çok güzeldi film ya.

24 Mayıs 2011 Salı

İlk defa biraz ciddi biraz iyimser.

Hayallerin olması kötü bir şey mi? Çok hayal kurmak Çok düşünmek? Bunlar kafa mı karıştırıcılar yoksa çözüme ulaştırıcı mı? Bilemiyorum. Ama nedense çok hayal kuruyorum. Ve bu o kadar da iyi bir şey değil sanırım. Çünkü eğer hayallerin varsa bunlara ulaşmanın seni mutlu ettiği kadar ulaşamamanın ya da nasıl ulaşacağını bilmemenin uğrattığı hayal kırıklığı da fazla oluyor. Ki eğer hayallerin yanlış şeyler üzerine kuruluysa bu daha da kötü. Şu an hayal etmem gereken çok daha farklı şeyler olmalı oysa. Çok yüksek değil hayallerim. Olağan ve yapılabilir. Yavaş yavaş yükselen seviyelerde. Ama eğer şu an en azından senenin başından beri iyi bir okul ya da iyi bir ders başarısı hayal etmiş olsaydım, bunu isteseydim daha iyi olurdu galiba. Bir hata yaptım ve düzeltmek için çok geç. Ama karamsar değilim. Olamam. Eğer hayat kısaysa ve de yapılacak, yapılabilecek şeyler bu kadar kısıtlıysa karamsarlıkla bu az vakitte kendime daha da kötülük yapamam. Bunu yazıyorum çünkü beynimin bunu kavraması gerekiyor. Şu an hayalim iyi bir okul. İyi bir puan. Zamanım az olabilir umursamıyorum. Eğer bir beynim varsa, çalışıyorsa şu kalan kısa sürede bile çözebilir. Böyle düşünmeliyim böyle umuyorum. Çünkü yapılması gereken bu. Herkes için. Bunun bilincinde olmak beni mutlu etmeli öyle değil mi? İki haftalık sürede şu hayalimi gerçekleştirirsem mutlu olacağımı biliyorum. Hedefine ulaşan her varlık mutlu olur. Kim olursa olsun. Bu da benim hedefim ya da hayalim. Ne denirse artık. Ve ben şu anda istediğimin nasıl olacağını biliyorum. Hayallerimin nasıl gerçekleşeceğiyle ilgili bir planım var ki bu iyi bir şey. Çünkü bana kalırsa şu an bu kararları vermek için çok doğru bir yaş. Eğer biraz geç kalırsam bunun iyi olmayacağından haberdarım. Erken kalkan yol alırmış değil mi? Gerçi pek de erken değil ama bu da iyidir. Öyleyse mutluyum ve de hayallerim var. Gerçekleşeceklerinden eminim, kararlıyım ve inançlıyım da. Çünkü böyle olmam gerekiyor. İki hafta boyunca bu hayalimi elde edeceğim buna da inanıyorum. Bu iyi bir şey evet...

NOT : Bunları unutma!


13 Mayıs 2011 Cuma

Yine böyle bir şey. Ama çok korkunç......

Bir şey fark ettim de. Ben bayadır yazmıyormuşum lan. Hani bildiğin en son 23 Nisanda ki haftaya 19 Mayıs! Klişe laf ama zaman harbi hızlı geçiyor ya! Öyle böyle değil. Şimdi bir de benim haziranda sınavım var. Böyle bir heyecan çok kötü oluyor.... Neysem yaa.

Ben bu hafta hasta gibisindendim bir de. Evde yattım böyle ateş mateş. Eee tabi evde yatıyorsak bunun verdiklerinden yararlanacağız diğmi arkedeşler? Hiç durur muyum açtım o mükemmel izdivaçımsı yarışmamsı kadın programlarını. Kendimi kaptıra kaptıra izledim tabi... Ne kadar büyük baş yapıtlar yani..

Her neyse orada bir program var hatta iki tane. Modaymış bilmemneymiş.

Birinde üç tane öyle ünlü falan yorumcuları oturtmuşlar kadınlar içeride üstlerine başlarına cici cici kıyafetler geçiriyorlar bu jüriler de yorum yapıyor. “Yok bu kıyafetten g.tün çıkmış.” “Çingene şeyi mi bu ne bu pullar falan?” gibisinden. Ama çok sinir oluyorum ya. Valla saçma sapan işler.

Öbüründe de beş tane kadın var. Aynı yemekteyiz mantığında. Kadınlar giyiniyor kuşanıyor öbür kadınlar da yorum yapıyor. Ama çok sinir bir şey. Kadın mükemmel giyinse bile diyor ki biri: “Ben hiç böyle beklemiyordum. Benim buramı eleştirdi onunki de öyle. O yüzden ona 2 veriyorummm höh mal bi de salak salak giyinmiş bu ne yhaaaauauauau!” Bu nedir ya? Sırf sen parayı kazan diye. Saçmalık...

Bir program var bir de o zaten çok tanındı her yerde dalga geçiliyor. İsim vermeyeyim ama ben yine de. Adamlara bir yemek gösteriyorlar öbürleri yapıyor. Aralarından en iyileri seçiliyor. Kötüler tekrar yarışıyor kendi aralarında falan. Ay ama oradaki jüri şefler var ya psikopat! Öyle böyle değil ya. “Sen tuzunu çok koymuşsun. Biz o kadar uğraşıyoruz sen tuzunu az koy. Rezalete bak ya! Şu yaşına gelmişsin annen sana tuz koymayı öğretmedi mi?! Biz o kadar dil döküyoruz size şu hale bak! Geber.” Böyle bir şey var mı? İlkokul öğretmenimiz azarlardı bizi böyle yani. Saçmalıkkkk..

Ha bir de şey var. Böyle havuz var aşağıda havuzun üstüne de ip mip top falan bir şeyler koymuşlar. İnsanlar da oradan atlaya zıplaya geçmeye çalışıyorlar. Ki izlemek eğlenceli. Ama o mal sunucu mudur nedir aptal aptal işler yapıyor. Yok aaa imana gelmiş namaz kılar gibi atlamış topaaa. Yok amaaan bu baya dansa alışkınmış. Yok o nasıl duruşmuş. Abi programın içine ediyorsun! Sus artııık. Öyle bir program.

Tabi şimdi siz diyosunuz ki hep televizyon izlemiş bu tembel. Yok len kitap da okudum. Kış bahçesini bitirdiiiiiiiiiiiiiiim! ÖLÜNÜR O KİTABA. OKUYUN. OKUYUN! ÖLÜNÜR ONA. Ay ama cidddddeeeeeen. Nasıl bir şeydi o öyle. Son sayfalarda öyle ağlıyorum ki sayfalar baya ıslandı. İnanılmaz bir şey. OKUYUN OKUYUN OKUYUN.

Öyle yani. Öh benim boğazım ağrıyor. Ha birde bugün 13. Cuma!! Korkun taam mı? Byes sizeeee.



Photobucket

26 Nisan 2011 Salı

23 Nisaaaaan

Oooooof inanmıyorum yaa! Nasıl bir gündü nasıldı ne oldu? Müthiştiiiii! 23 Niiiiiisaaaaaaan kuuuuuutluuuuuuu olsuuuuun sevinin küçüüüklerrr öğünüüün büyükleeeeer 23 nisaaaaan kuuuutluuuu olsuuuun. Bugüüüün Atatüüüüürkteeeen bir armaaaaaağaaaaan.......

Eveet hepinizin 23Nisan’ını en içten dileklerimle kutluyorum. :Ppp Her neyseeeem bugün ekşisözlüğe girdim işte orada 23 Nisan başlığında bir yer vardı. 23 Nisanı kutlamamak için 23 sebep diye. Durun atayım size de okuyun. Ya cidden ama üzüldüm hani okuyunca kötü oldum. Ve haklılar da. http://www.gundemcocuk.org/index.php?option=com_content&task=view&id=1250&Itemid=1 Buyrun.

Dün okulda son üç derste şenlikler vardı yani şenlik dediğime bakmayın öylesine müzik açıp dersleri iptal ediyorlar. Sabahta sınav olmuştuk. Amaaaaaaaaaaan dedim derslere mi giricem? Okuldan kaçıyorlardı ben de yanlarından gittim. Her neyse dolandık gezdik derken geberdim lan. Yürü yürü yürü yürü... Neyse yattım uyudum güzelce sabah kalktığımda da her yanım ağrıyordu ama değdi yani. Öyle

Sonracığıma bugün geçen yazımda da söylediğim şeyi yaptıııım! Çığlık4’e gittim. Çoooook güzeldi. Bazı yerlerde göz falan kapadım tiksindim ama korku filmi yani. Bir de ben biraz nanemolla biriyimdir hani. O yüzdendi. Emma Roberts!!! Kız coşmuş yani. Unfabulous’dan bu yana o kadaaaar farklılıklar var ki şok oldum. Zaten filme de onun için gitmiştim gibi bir şeydi. Hani nasıl oynamış falan göreyim diye. Ve oyunculuğu da övünülecek cinstendi doğrusu. Bu filmle Türkiye’de tanınacağa benziyor. Geleceği parlak kızın ne diyelim kolay gelsin.

Yaz geldi ya şuna bak 23 Nisan falan geldi geçti.......Benden bu kadar beybiler. Sağlıcakla kalın. :-P

NOT: Neden bu yazı 23 Nisanda yayınlanmadı diye sormayın. Oluyor öyle arada ben de insanım :P.


Photobucket

16 Nisan 2011 Cumartesi

Öyle böyle şöyle

Yazamadım yazamıyorum yazamayacağım, falan felan.... Şaka lan şaka. Ya ama yazamaya da bilirim bilmiyorum. Şimdi eğer oradan birisi çıkar da derse : “Ulan zaten blogun okunmuyor. Bir halt yok orada. Kimse de bakmıyor! Sen ne diye naz yapıyorsun hala mal mısın?” diye verecek cevabım da yok ciddi ciddi.

Her neyseeeeee haftaya 23 Nisan! heeeep neşeeeyle doluuuuyooooor insaaaaaaaaaan. Tatiiiiiiiiiil! Ve sanırım 19 Mayıstan bir önceki son tatil gibi bir şey. Sonra da yaz gelecek zaten cuvt deniz havuz yes beybi dönemi olacak. Ah bir gelseeee o döneeem of of. Çünkü şu sıralar kafayı yemek üzereyim. Sınavlarım, derslerim kötü. Bilgisayara zar zor ancak girebiliyorum.......Kötüyüm ben kötüyüm kötü .. Ama yani kendime artık dikkat de ediyorum daha böyle............özenli biri oldum gibi bir şey.

Geçen gün düştüm ama ne düşüş. Karşıdan kız koşuyordu ben koşuyordum kafa kafaya yere çakıldım yerden kalorifere kafamı vurdum ayağımı ezdim ve ayağa kalktığımda hala sırıtarak şöyle diyordum: “Ya bişeyim yok benim ya düştüm işte küçücük şey nolcak bundan.” Ama sonra lavaboya gidip suratıma bakınca anladım ki o laflar sadece ‘laf’mış. Sonra annemle arabamıza biniiip eve doğru yol aldıııık. Ne güzel ne güzel. Benim o ezilen ayak yalnız fena ağrıyordu ben böyle “Kırıldı mı lan acaba? Acaba kırılsa okulu kırar mıyım?” diyerek saçmalıyordum. Ki zaten o arabadan inince sanki uzun kusmalı bir yoldan gelmişim gibi hissettim o acıyla.

Ama şimdi iyiyim yani oheheyhey.

Dudağımın her tarafı yarayla doldu. Eve gelmeden önce de çilekli ve çikolatalı sundae yedim boğazım kötüleşti sanırsam. Peeeeeh. Ama bir daha çilekli yemiycem ya. Ben daha önce yememiştim cesaret edememiştim denemeye. Ama sonra reçeli vanilyalı dondurmanın üstüne döksen pek bir şey fark etmeyeceğini düşündüm. Etmezdi de zaten.

Eve gelirken bir arkadaş da tramvaya kadar benimle beraber yürüdü. Kız sürekli benim bilmediğim -yani kendi arkadaşları cart curtlar- şeylerden bahsediyordu. Ben de kendime göre cevaplar veriyordum. Hehe ne komikmiş gibi. Kız da her ağzımı açtığımda tersliyordu. Sonra ben susmaya karar verdim kız yine kendi halinde anlatıyordu mırıl mırıl. Anladım ki kız beni öyle içini dökmek için kullanmış. Eee napalım bari kırk yılda bir işe yarayalım dedim ses çıkarmadım ama sonra çok sinirlendim. Yani ben çok mu değersiz birisiyim de beni kullanıyorsun? Sen çok mu zekisin döt ebeni sitiyim, gibi hallere büründüm. Ya ama doğru değil mi? Ben biraz salak gibi durabilirim uzaktan ama insanları kırmamaya özen gösteririm en azından. Örneğin biri bir espri yapıp reaksiyon toplayamadıysa ona sahteden de olsa üzülmemesi için gülen, her denilene hee deyip beni küçümsediklerinde sesini çıkarmayan, anlattıklarından sıkıldığımı belli etmemeye çalışan biriyim. Neden bana böyle salak suluk tavırlara giriyorsun? Kimsin sen? Sadece bu arkadaş için değil aslında bu hissettiklerim. Bana sürekli bunu yapanlar için. Ya bilmiyorum ama artık fazla mı abartıyorum? Bundan sonra ben de belli ederim sinirleniveririm o zaman. Öh atarlandım.

Neyseee scre4m çıktı lan. Kimle gideceğim ben? Annemle mi gitsem ne halt etsem. İzlenecek de dolusuyla film var ya..... Byes o zamaaaaan.



Photobucket

1 Nisan 2011 Cuma

Öhööhö

Sürekli yazın şunu yapacağım bunu yapacağım çok güzel olacak diye hayaller kuruyorum şu sıra. Çok salağım çok malım çünkü biliyorum ki eğer iyi bir ders dönemim olmazsa tüm bu hayaller de çöpe gidecek. Ama napayım işte? Dalıveriyorum öyle. Lanet olsun. Hani “Titre ve kendine gel” derler ya. İşte öyle bir haltlar yemem lazım sanırım. Kötü bir dönem... Acaba herkes böyle bir dönemden geçiyor mudur falan :P Of bilmiyorum yani. Zaten kitap okumayı falan da bırakmam lazım. Sinir oluyorum kendime. Bilmiyorum yani. Moralim bozuldu bak şimdi bunları yazınca. Neyseeem ben şöyle bir şey yapmayı düşünüyorum sizinle de paylaşayım. Şimdi post-itler var ya şekil şekil küçüktür(işaret çıkmıyo)3 Onları çok seviyorum işte ben şey yapıcam onlardan renk renk alıcam. Sonra o post itlere hedefler yapıştırıp bilgisayarımın monitörüne yapıştırıcam. Her kafamı kaldırdığımda bilgisayar yerine o hedefler beliricek yani. Ehehee salakça ergence bir fikir olduğunu biliyorum. Ama aklıma başka bir şey gelmiyor ki biliyorum bu da pek işime yaramayacak. :/ Taam umutsuzluk yok.

Bir de şey var bu sene ben ortasondayım. Tamam ben çok küçüğüm biliyorum dışlamayın. Neyse işte bu sene benim son senem olduğu için ben şey yapmayı düşünüyorum. Böyle bir hatıra kutusu hazırlayacağım. İçine de herkesten bir şeyler atıcam. Resim falan da koyucam böyle güzel olucak diye umuyorum. Hağtıra misali. Öyle yani şu anlık hayatım. Ha tabi yıllık yok mu sizde diyeceksiniz de o yıllığın nane gibi olacağını biliyorum bu yüzden ben kendi halimde yapıcam.

Boğazım ağrıyo burnum akıyo lanet olsun lanet olsun lanet olsun! Neyseeeee benden bu kadar sanırım. İyi günler sizeeee! Byes.



Photobucket

31 Mart 2011 Perşembe

Beybi ay lav yu

Hastayım. Aslında değilim. Burnum akıyor, sabahları burnum tıkalı uyanıyorum, halsiz oluyorum vs. ama daha yataklara düşmedim. Yaşıyorum, hayattayım!

Şu sıralar insanlar nedense birbirlerini tehdit etmeye fazla takıldılar. Neden tehdit ediyorsun korkutuyorsun ki karşındakini? Saçma... Nedense bazıları kendilerini bu şekilde iyi görüyorlar. Garip yani. Bilmem şunu yapmazsan böyle olacak ya da görürsün sen hayatında çok şey değişecek! Ne ki bunlar? Karşındakinin rahatı bozulunca, hayatının az da olsa içine sıçılınca sen mi daha üstün oluyorsun? Sen mi daha iyi konuma geliyorsun? Yok öyle bir şey. Bunları anlayamayan bir nesil haline geldik iyice. Toplum da diyemiyorum ki Türkiye’de değil sadece. En basiti yabancı filmlerde görüyoruz bu tür olayları.

Aslında böyle eleştirilere sadece Türklere özgünmüş gibi gösterenlere de sinir oluyorum. Ulan madem beğenmiyorsun toplumunu bırbır edeceğine çek git! Yani bu bizim sorunumuz değil sadece insanlığın sorunu kardeşim! Neyse...

Geçen gün Ben Dört Numarayım’a gittim. Aslında öyle yolumun üstüydü de uğradım gibisinden bir olay değildi çıkar çıkmaz ikinci gününde gittim yani ayarlamıştım. Güzeldi hele orda bir Alex Pettyfer var ki ağzınızın suyu akar öyle böyle biri. Bir de kızlar vardı iki tane. Altı numaraydı birisi izlerseniz anlarsınız. Lan kız çok böyle havalıydı. Süper bir şeydi. Bir de normalinden bir kız vardı o da şirindi de altı numara favorim. Ha şimdi ne alaka bununla bu? Neden bunu araya soktun? Diye sormayın çünkü ben de bilmiyorum.

Dilimin de şu içteki kenar kısımlarından bir yeri yara mı ne oldu yutkunamıyorum uff. Neyse benim hayatım böyle gidiyor böyle yaşıyorum. Sağlıcakla bakın kendinize byeees beybilerim.



Photobucket

18 Mart 2011 Cuma

Arada delirebiliyorum yani. Ben de böyle biriyim

Ya şöyle bir durum var ki ben kafayı yiyorum. Şaka değil bakın cidden kafayı yiyorum. Kendi kendime kavga ediyorum lan. Garip yani. Garip... Genelde olan şu: Bir tarafım yapmam gereken ama istemediklerim, öbür tarafımsa yapmak istediklerim ama yapmamam gerekenleri oynuyor. Ki ben hangi tarafı tutacağımdan habersiz kafama göreyim.

Off İpek hani çalışacaktın bu hafta? Neye çalıştın bokuma mı ? Şimdi de kitap diye düşünüyorsun? Salak mısın sen? Gerizekalı!

Ya... Ama ben öyle planladım. Yarım saat okuycam sadece.

Heee yarım saat. Salak mısın? Beni ne sanıyosun? Yer miyim? Şu laflarımızı da yazmayı kes Word’e! Git çalış artık ya. Sınavın var pazartesi gıt kafalı kız!

Ya... Ama içimden gelmiyoooo. Gerçeeekteeeeen....

Bak çalııııış! Tamam sana yarım saat süre . Git OKU! Ama yarım saati aşarsan beynini yolarım! Anladın mı?

Ya tamam ama kızma bana... Gelme üstüme...

Şimdiii git mutfağa tabakları koy sonra koş gel saatinin alarmını ayarla yarım saat sonra okuman bitecek. Bitmezse kafanı kırarım.

Burnuma zincir takıp da oynatır mısın ayı gibi? Eheuehe

Bak bana artistlik yapma. KOŞ DEDİĞİMİ YAP! ÇABUK! AĞZIMI BOZDURTMA!

Tamam ya.. Şakaydı zaten...


Photobucket

17 Mart 2011 Perşembe

Sinirlendirmesinler beni.

Blogspot engellendi. Oh ne güzel ne güzel. Bir o kalmıştı zaten engellenmeyen.... Aman ya. Sanane olum Digitürk? Ne karışıyon elalemin bloguna? Mal mısın sen? Çakçam ağzına ya. Aman ya. Bu nedir? Her neyse aslında sinirim pek ona da değildi.

Neden insanlar bu kadar kibirli? Neden insanlar kendilerini bir şey zannediyorlar? Neden böyle hayat?
Kibirlilerden NEFRET EDİYORUUUM! Çok başıma geliyor artık böyle şeyler. Örneğin bir şey oluyor, diyorum ki güzel mi? "Ben zaten öyle şeyleri hep okurum yani. Çok araştırırım ben biliyodum o şeyi de.." Ya bir de hani cidden dediği gibi bilse falan, hani araştırsa o kadar üzülmem de genelde detaya girip ebesine kadar araştırıp da öğrenen de ben oluyorum yani. Bana yaptığına bak şimdi? Ağzına burnuna... Bir de iftira falan atıyolar ya hani "Aaaaaaaay tükürdün banaaa yaaaa" Ulan o sırada konuşmuyodum bile. Ne ara tüküriyim ? Ama yakında bilerek tükürücem ağzına burnuna.! Kendini zeki göstermeler, ben aslında çok zekiyim çalışmadan yapıyorum demeler falan. Gel sıkıysa İQ testi yaptıralım. Sıçıyor musun sıçmıyor musun? UF valla sıçıcam böyle işin içine.

Herneyse. Hava da çok güzel. Şu ara dışarıya çıkmak varken ne diye okula gidiliyorsa? Zaten yazılı üzerine yazılı yettirdiler hani. Öfff. Benim hayatım böyle işte napacaksın? Dandik dandik sorunlarım var dandik dandik şeylere kafayı takıyorum falan. Öyle yani... Neyse ya çok sıktırdım dimi? Üzgünüm... Byeee.

Photobucket

5 Mart 2011 Cumartesi

Başım ağrıyor.. Agatha yardım et.

Başım çok çok kötü ağrıyoooor. Kaç gündür diyorum. Giriyim bir şu bloga yazayım bir şeyler. Kafamda da tartıyorum. Şöyle derim şundan bahsederim. Sonra bire bakıyorum. YOK ! Unutmuşum hepsini. Böyle kötü bir durumda kaldım yani. Zaten bir de hastayım. Boğazım ağrıyor falan. Bir de zeka küpü olarak gittim Sundae aldım McDonaldstan. Al işte ne bekliyosan...
Neyse konumuz neydi.
Agatha Christie.
Evet bu kadın eskilerden yazar. Bir bakın gugıldan görsellere çıkar zaten orada da böyle yaşlı falan bir kadın. Ben de bu kadının kitaplarını okuyorum bu ara. Daha çok polisiye, dedektif. Ama çok güzel kitaplar hani kalitesiz değil.
On Küçük Zenciyi okudum bitirdim.Katili öğrenince şok olacağınız bir kitap.
Diğer kitaplarından da Nilde Ölüm'ü aldım daha doğrusu hediye geldi. Okuyorum hani güzel. Öyle işte okuyabilirsiniz diyim. Kitap blogu gibi oldu burası da. Olsun öyle olsun hoş. Canım kahve çekti.

Agatha Cristie Pictures, Images and Photos

Eh öyle

Hani böyle kaçasın gelir. Şuralardan bir gitsem dersin. Kimse bulamasa beni. , falan.
Olur yani öyle zamanlar. Ben de şu an öyle istiyorum. Gitsem bir uzaklara. Çok çok uzaklara. Şöyle yeni bir hayat falan -sanki çok büyüdün de yeni hayat düşünüyosun demeyin haklısınız.
Öyle olsa hani. Güzel olmaz mı? Yenilikler.. Severim ben yenilikleri.
İşte şu aralar da Firarperest i okuyorum. Ondan esinleniyorum işte böyle arada.
Bu tarz bir kitap ve ben çok beğendim. Elif Şafak'ın duymuşsunuzdur.
Güzel hoş bir kitap. Böyle okuyunca yazasın gelecek bir tür. Kapağıyla falan da zaten ilgi çekiyor.
Öyle güzel bir kitap. Sevdim ben. Eğer severim ben okurum diyorsanız alın okuyun. Öyle. Görüşürüzzz

Photobucket

24 Şubat 2011 Perşembe

Selam:.

Photobucket

Merhaba, selam :)

Ben Lalameniaa. Zaten blogun isimden de anlaşılıyor yani.
İşte zaten vardı böyle bir isimli bloğum kullanmıyordum yazmak içimden gelmiyordu falan. Sonra ben bir iki blogla (Simsıpançtan tut Puccasına) karşılaştım. Böyle birden ilham geldi gibi oldu. Dedim ben de başlayayım bir gittiği yere kadar gitsin bakalım. =)
Bundan sonra burada içimden gelince bir anı bir dert falan bir şeyler paylaşmak için yolum burasıdır. Sağlıcakla kalıın :)